ATİNA gezi notları






Kalimerhaba komşu...ATİNA




    Pegasus kampanyası, geçerli vize ve yarım gün izin ile hiç hesapta yokken kendimizi Atina da bulduk. Yazdan kalma hafta sonu da bu kısa kaçamağa keyif kattı.Yaklaşık bir saatlik uçuş ile Atina ya vardığımızda kendimizi hala ülke dışına çıkmamış gibi hissediyorduk. Sanki Atina değil de Antalya ya uçmuşuz gibiydi.
   Atina, İstanbul da yaşayan bizlere göre çok küçük. Tam bir Akdeniz kenti gibi canlı, hareketli. İnsanları mutlu, keyifli. Yaşadıkları ekonomik kriz binalarda ve yollardaki araçlarda hissediliyor fakat halkın yaşamına hiç yansımamış. Mutlu, gülümseyen yüzleriyle halk geziyor, yiyor, içiyor, eğleniyor. Hafta sonu olmasının da etkisiyle bütün mekanlar tıklım tıklım doluydu. Yunan halkı bize çok benziyor. Yemekleri bizden, kahve bizden, içkileri bizden. Sadece küçük dokunuşlarla kendi ruhlarını katmışlar. Cacık;kuru ve sarımsaklı Cacıki olmuş, Kebap; iki parçaya bölünüp Souvlaki olmuş, Rakı; Uzo olmuş, Çiftetelli; Sirtaki olmuş...v.s. Bir tek çay kültürümüzü almamışlar, Türk kahvesini alıp Greek cafe yapmışlar. Bir de Baklava aynen kalmış Baklava!! Bize o kadar çok benziyorlar ki elde tespih geziyor, tespih çeviriyorlar. Hatta sadece bizde olduğunu sandığım tezgahta numaralı okuma gözlüğü satışı Yunanistan da da var. Bizim dili ve dini farklı versiyonumuz gibiler:)
Acropolis

   Uçağımız öğlen saatlerinde indi. Havaalanından şehir merkezine ulaşım metro ile kolay. Otelimiz, Syntagma meydanında 3 yıldızlı Pan Otel. Her zaman olduğu gibi rezervasyonu booking.com dan yaptık. Otelin konumu mükemmel, imkanları tatminkar. Bizim gibi 2-3 gece kalınacaksa tavsiye ederim. Hava alanına gidiş-dönüş ve Pire hariç metroyu kullanma ihtiyacı hiç duymadık. Otel Plaka ve Monastiraki meydanlarına yürüme mesafesinde, alış veriş caddesi Ermou ya paralel sokaktaydı.
NOT: Hava alanından çıkıp yolun karşısına geçin metro tam karşıda. Yönlendirme tabelaları yeterli. Bilet 10 € tek yön makinadan kolaylıkla alınıyor. Hava alanı şehir merkezine uzak. Özellikle dönüş yolunda bu süreyi göz önüne alıp yola çıkmalısınız. Biletinizi metroya girerken makinada onaylatmayı unutmayın.
Ermou

   Otele yerleştikten sonra ilk durağımız Monastiraki meydanına açılan sokakta Thanasis kebab ta Souvlaki yemek. Bizim kebabın bir çeşidi Souvlaki isteğe göre yoğurtlu ve ya sade servis ediliyor. Domuz eti olma ihtimalini sorduğumuzda garson tabii ki dana eti diye bize hafiften kızdı. Anladık ki Türk olduğumuzu biliyor ve ona göre sipariş alıyorlar. Atina çok Türk turist ağırladığından bizim ne isteyip istemediğimizi biliyorlar. Hatta bazı mekanlarda Türkçe karşılıyorlar.
   Karnımız doyunca tekrar Syntagma meydanına dönüp her saat başı yapılan asker nöbet değişim seremonisini izledik. Turistleri mıknatıs gibi çeken, güzel bir gösteri. Nasıl ilgi çekeceklerini biliyorlar. Askerlerin üzerindeki püsküllerin her birinin Osmanlı esaretinde geçen bir yılı ifade ettiği söyleniyor. 
Syntagma 

   Sonrasında meydan ile Ermou caddesi köşesinden kalkan tren görünümlü araç ile kısa bir şehir turu. Bu aktiviteyi gittiğimiz her yerde yapmaya başladık. Şehrin görülmesi gereken noktalarını önceden bu şekilde görüp sonrasında beğendiğimiz yerlere yürüyerek gidiyoruz. Araç,  Panathinaiko Stadyumu rotasından Plaka ya ve Akrapolis e kadar ulaşıp orada küçük bir mola veriyor. İsterseniz bu noktada inip Akropolis ziyaretinizi de yapabilir, sonraki araç ile dönebilirsiniz.
   Cumartesi günü sabah otelden çıkışta bizi bir sürpriz bekliyordu. Her yerde polis, yollar kapatılmış, Syntagma meydanında protokol tribünü kurulmuş ve tv canlı yayın araçları yerleşmişti. Meğer Yunanistan bağımsızlık günü kutlamalarına rastlamışız. Halk, çoluk çocuk akın akın meydanı ve meydana çıkan caddeleri doldurdu. Ellerinde bayraklarıyla geçit töreninde çılgınca tezahürat edip alkışladılar. Çok değil bir kaç yıl öncesine dek bizim de 29 Ekim Cumhuriyet bayramını aynı coşkuyla kutladığımızı hatırlayıp biraz hüzünlendim açıkçası.
Bağımsızlık günü kutlamaları
Bağımsızlık günü kutlamaları

   Bayram nedeniyle Atina oldukça kalabalık bir gün yaşıyordu. Şaka gibi ama cafe ve restaurantlarda boş yer bulan şanslılar mutluydu. Cafe demişken burada güzel bir uygulama var. Masanıza geçince ilk önce ücretsiz su ikram ediyorlar. Oturduğunuz sürede su bittikçe dolduruluyor. Tek istisna tarz bir cafe de oldu, şişe suyu açıp ücret aldılar.Siparişinizi bitirince siz çağırmadan garson boşları almıyor, başka isteğiniz var mı diye taciz etmiyor. Restaurantlar da aynı durumda. Rezervasyonla gidilen, masa boşalınca hemen dolan yerlerde bile kimse hadi yedin içtin kalk artık diye gözünüze bakıp, önünüzü temizleyip taciz etmiyor.
   Monastiraki meydanı Atinadaki başlangıç noktanız. Her yere buradan ulaşılabiliyor. Karşı tepeye doğru ilerlediniz solunuzda Hadrian Kütüphane kalıntıları ve devamında Plaka. Camiine sırtınızı verip metro hattı boyunca restaurantlar ve devamında tepeye dönünce bit pazarı. Yine aynı yöne  Hephaestus caddesi  hediyelik alabileceğiniz mağazalar. Ermou caddesinden meydana dönmeden az geçip sağa girince taverna ve cafelerin olduğu Psirri. Meydandan aksi yöne Athinas caddesi devamında Omonia meydanı ve Exarchia.
   Plaka, biraz ege kıyılarında ki turistik kentlerimizi andırıyor. Küçük sokaklar boyu mağaza, cafe ve restaurantlar sıralanmış. Burada, minissikleous sokağı  sonunda ki merdivenlere kurulu cafeler gençlerin sevdiği yerler. Plaka semtini yürüyerek geçtiğinizde Akropolis müzesine ulaşıyorsunuz. Plaka nın gündüzü de gecesi de ayrı canlı. Plaka gibi yeni yeni oluşmaya başlamış Psirri bölgesi özellikle gece daha canlı. Bizim cumartesi gecesi  tercih ettiğimiz Voliotiko Tsiporadiko tavernası da burada. Cuma gecesi tercihimiz de Monastiraki meydanına yakın Kotili oldu. Her ikisini de beğendik. İki tavernada da üç kişilik ekip çalıp söylüyordu. Hatta Kotiliye öğlen yemeği için gittiğimizde de canlı müzik vardı. Ayrıca Kotili de yeterli alan olduğum için sirtaki yapanları da izlemek keyifli oldu. Atina da çok sayıda taverna var. Siz de içinize sinen herhangi birine gidebilirsiniz. Fiyatlar aşağı yukarı benzerlik gösteriyor.
NOT: Müzeye metroyla gitmek için kırmızı hat Akropoli metro istasyonu.
Monastiraki meydanı

   Pazar günü uçuşumuzda önce ki zamanımızı da Pire ye giderek değerlendirdik. Deniz kenarı olduğu için güzel cafeler var. Pazar günü çok sakindi. Yol boyu bize eşlik eden portakal ağaçlarıyla biraz yürüyüp geri döndük. Pire limanı oldukça büyük. Hemen hemen bütün Yunan adalarına buradan gemi kalkıyor.
NOT: Monastiraki metro istasyonundan yeşil hat ile son durak Pireaus. 
   Özetle Atina keyifli bir şehir. İnsanları canlı, mutfağı lezzetli, fiyatları uygun, tarihi zengin. Aradığınız her ne ise Atina da bulmanız mümkün. İstanbul dan yalnızca bir saat uçarak bir kaç gün keyifli tatil yapabilirsiniz. Bir de bizim gibi boğazınıza düşkün ve deniz ürünlerini seviyorsanız Atina sizi de mutlu edecektir.
MART 2017
. Bir kaç yeme içme önerisi;
- Eğer kahveyi benim gibi biraz acı seviyorsanız soğuk kahveleri Frappe yi kremasız tavsiye ederim.
-Jumbo karides ve peynirle salça soslu Karides Saganaki tavsiye olunur.
-Kotili de yediğimiz deniz ürünlü, salça soslu Bekri meze lezzetli.
-Hemen her restaurant da bulunan karışık deniz ürünü tabağı, Cacıki ve Greek salata tatmadan dönme. 
-Biz yemedik ama musakkayı börek gibi yapıyorlar.
-Dönerken Feta peyniri alıp Greek salatayı evde yapmalı.
-Mythos ve Alfa en çok tüketilen biraları. Bizim favorimiz Alfa.
-Çeşitli Uzo markaları var. Bizim favorimiz mavi etiketli  Ouzo Barbayanni. Bazı tavernaların  menüsünde Varvayanni yazıyor.
. Şehir genelde güvenilir. Yine de siz çok ara sokaklara girmeyin ve kıymetli eşyanızı yanınızdan ayırmayın derim.
minissikleous sokağı,Plaka

Atina Polisi

Pire

Karides Saganaki 

Bekri meze ve Greek salad 

Yoğurtlu ve sade Souvlaki





1 yorum:

Anasayfa

Başlarken...    Bu yazıların amacı devlet okulu seviyesinde ingilizce ile tur programlarına katılmadan kendi program...